Veri Yedeklemede Mimarileri: NAS ve SAN!

Veri Yedeklemede Mimarileri: NAS ve SAN!

 NAS Dosya Sistemleri : NFS ve CIFS

NAS cihazları çoklu dosya servisi protokollerini desteklemekle birlikte bunların en genel olanları NFS ve CIFS’tir.

NFS; Sun tarafından geliştirilmiş olup Unix tabanlı işletim sistemleri tarafından kullanılır. Bilgisayarlar arası haberleşme için Remote Procedure Call (RPC; Microsoft’un çevirisine göre Uzak Yordam Çağrısı) servisini kullanır. Eğer dosya transferi için TCP/IP protocol yığını kullanılacaksa hem sunucuda hem de istemcide TCP/IP’nin kurulu olması gerekmektedir.

CIFS ise Microsoft ‘un Server Message Block (SMB) protokolünün public yani halka açılmış varyasyonudur. SMB genellikle LAN’lerde kullanılır ve FTP ve HTTP gibi varolan Internet uygulama protokollerinin tamamlayıcısı olarak gösterilebilir.

SAN (Storage Area Networks)

IP teknolojisi veri depolama dünyasına bir devrim getiriyor. Bilgisayarları depolama cihazlarına kendine has karmaşık teknolojilerle bağlamak yerine IP altyapısı kullanarak depolama cihazları ve bilgisayarlar birbirine bağlanıyor. Bu altyapının basitleşmesinin yanında önemli maliyet avantajlarını da beraberinde getiriyor.

Depolama birimlerinizi “host” lardan ayırarak dünyanın herhangi bir yerinden yönetebilir, depolayabilirsiniz. Host’tan bağımsız hale gelen bir depolama birimini yönetmek için yeni bir network mimarisine gereksinim duyacaksınız. Şirketler gittikçe daha fazla oranda e-ticaret, çevrimiçi hareket işleme (OLTP: Online Transaction Processing) veritabanları gibi konulara bulaştıkça, yönetilip saklanılması gereken bilgi miktarı da gittikçe artmaktadır. Sunucular, saklama ortamı olarak üzerlerine düşen görevi yapmasına karşılık, kapasiteleri sınırlıdır ve aynı bilgiye birçok kişi erişmeye çalıştığında darboğaz oluşabilir. Bu yüzden birçok kuruluşta teyp üniteleri, RAID diskler ve optik saklama sistemleri gibi çevrebirimi saklama aygıtları kullanılmaktadır. Bu tür aygıtlar verinin çevrimiçi yedeklenmesinde ve büyük miktarlarda bilginin saklanmasında etkin rol oynarlar. Sunucu boyutları ve veri yoğun uygulamalar arttıkça yukarıda sözü edilen geleneksel saklama ortamı stratejileri iflas etmektedir. Çünkü bu çevrebirimi aygıtlarına erişim yavaştır ve her kullanıcının bu saklama aygıtlarına saydam bir şekilde erişimi mümkün olamayabilir. Yakın bir zaman önce bir takım üreticilerin bir araya gelerek, SAN kavramını ortaya attığını görüyoruz. SAN’lar verilere daha hızlı erişim ve daha fazla seçenek sunmaktadır. SAN’ların gerekliliğini anlatmadan önce, diğer geleneksel yöntemlerle saklama ortamlarının ağa nasıl eklendiğine bakalım. Genel olarak “disk dizileri” sunuculara, 15 yıl kadar önce geliştirilmiş olan, göreceli olarak hızlı SCSI (Small Computer Systems Interface) arayüzü ile bağlanır. İlk başlarda SCSI hızı 5M byte/s idi. Günümüzde ise SCSI hızı 160M byte/s’e doğru bir evrim geçirmiştir. Buna “Ultra3 SCSI” (http://www.ultra160-scsi.com) adı verilmektedir. Ultra160 SCSI, Ultra3 spesifikasyonunun bir altkümesidir. SCSI arayüzünün en önemli sorunu, 6 metrelik uzunluk kısıtlamasıdır. Eğer saklama aygıtları doğrudan doğruya sunucuya takılacaksa, uzunluk kısıtlamasının bir anlamı yoktur. Fakat, eğer ağın diğer noktalarına RAID ve teyp kitaplıkları yerleştirilecekse, ciddi anlamda sınırlama gelmektedir. İşte bu noktada, NAS’lar (Network Attached Storage) imdada yetişmektedir. NAS’lar, geleneksel LAN arayüzleri (Ethernet gibi) ile doğrudan ağa bağlanan kendi başlarına duran disk dizileri ve diğer saklama aygıtlarıdır. NAS’lar, sunuculara bağlı saklama aygıtlarında geçerli darboğazlara sahip değildir. Buna karşılık, ağ üzerindeki mevcut bandgenişliği nedeniyle NAS’dan veri aktarım hızı sınırlanabilir. Ayrıca NAS’lar ayrı aygıtlar olması nedeniyle, bu cihazların tümünü yönetebilmek çalışma düzenini zorlayabilir. Daha büyük kuruluşlar için NAS’ların ötesinde bir şey kullanmak gerektiği ortaya çıkmaktadır.(NAS’lara için bir örnek: www.intel.com/network/smallbiz )

Yüksek hacimde verilerle başedebilemek için SCSI disk dizileri ve NAS’lar yerine SAN’lar bir şeçenek olarak ortaya çıkmaktadır. Bir SAN ortamında DLT, RAID dizileri gibi saklama aygıtları çeşitli sunuculara, örneğin “Fibre Channel” gibi bir yüksek hızlı arabağlantıyla bağlanır. Bu tür kurulum ile, SAN üzerindeki tüm aygıtlar arasında herhangi birinden herhangi birine iletişim gerçekleştirilebilir. Bu şekilde, sunucudan saklama aygıtına alternatif yollardan erişilebilir. Yani, eğer bir sunucu yavaş ise veya tamamen devre dışı kalmışsa, SAN üzerindeki diğer bir sunucu saklama aygıtına erişimi sağlayabilir.SAN, verinin çok sayıda kopyasını(mirror) oluşturmaya da olanak sağlar. SAN’da, sunucu ve saklama aygıtlarını birbirine bağlayan yüksek hızlı arabağlantı, LAN’a bağlı olan ayrı bir dış bağımsız ağ olarak çalışır. SAN’ların sağladığı yararları şöyle özetliyebiliriz:

  • Asıl LAN’ı rahatsız etmeden, band genişliği eklemeye olanak tanırlar,
  • Kullanıcılar bandgenişliği azalmasını hissetmeden, çevrimiçi yedeklemeler alınabilir,
  • Daha fazla saklama kapasitesine gereksinim duyulduğunda, belirli bir sunucuya ek sürücüler eklemeye gerek yoktur. Bunun yerine, ek sürücü aygıtlar SAN’a eklenir ve herhangi bir noktadan bu aygıtlara erişilebilir,
  • Tüm aygıtlar merkezi olarak yönetilebilir. Yani aygıtları tek tek yönetecek yerde, saklama ortamı tek bir SAN olarak yönetilir. Bu arada SAN içinde, onlarca(hatta yüzlerce) sunucu ve aygıt bulunuyor olabilir.
Kaynak: BilgiGuvenligi

KILIC
KILIC
Internet, bilgisayar, yazılım, donanım ve mobil dünyaya dair aklınıza gelebilecek teknolojik gelişmeleri bulabileceğiniz konuları içinde barındırmakta. Teknoloji dünyasındaki haberleri, sistemle ilgili bilinmesi gerekenleri özgün anlatımlar ile sunmaktadır.
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.